- sıkışmış
- adj. jammed, stuck fast, pressed, straitened, straitened for, stranded, bottled up, locked* * *oppressed (adj.)
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
sıkışmak — nsz 1) Birbirine basınç yapacak kadar yaklaşmak Üç hademe, ebe, hasta bakıcı merdivenin orta sahanlığında sıkışmışlar, sedyeyi çevirmeye çalışıyorlar. M. Ş. Esendal 2) Basınçla iki şey arasında kalmak Parmağı kapıya sıkışmış. 3) Dar bir yere… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Veli (Türkischer Vorname) — Veli ist ein männlicher türkischer Vorname. Bekannte Namensträger Orhan Veli Kanık (1914 1950), türkischer Dichter Veli Kavlak (* 1988), österreichischer Fußballspieler türkischer Herkunft Veli Küçük, türkischer Brigadegeneral Veli Mahmud Pascha … Deutsch Wikipedia
dip dibe — zf. Yan yana sıkışmış olarak Odunlara karşı bir portakal sandığının üstünde dip dibe oturuyorlardı. Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük
melul — sf., lü, Ar. melūl 1) Üzgün 2) Boynu bükük, zavallı, yoksul Garipler köyü az çok çıplak ve kayalık bir yar ortasında sıkışmış, ıssız ve melul duruyor. M. Ş. Esendal Birleşik Sözler melul mahzun … Çağatay Osmanlı Sözlük
onluk — sf., ğu 1) On birimden, on parçadan oluşan 2) On üzerinden tam not alan Onluk bir öğrenci. 3) is., esk. On para, on kuruş, on lira veya on bin lira değerinde olan para Bir iki mecidiyenin arasına sıkışmış bir onluğu ararken arkadan bir araba… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıkışık — sf., ğı Sıkışmış bir durumda olan Size bu kadar ücreti niye ödemekteyiz, böyle sıkışık anlarımızda? A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıkık — (sıkak Z.) geyik, ahu; sıkışmış … Çağatay Osmanlı Sözlük
MUNKABIZ — Sıkıntılı. Mânevi sıkıntı. * Çekilmiş. Büzülmüş. Daralmış. Toplanmış. * Barsakları sıkışmış. Kazâ i hâcet edemeyen. Kabız … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜTERASIF — Saf şeklinde birbirine yanaşıp sıkışmış olan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
pek geldi — abdest bozmak için çok sıkışmış olmak … Beypazari ağzindan sözcükler